Kur’an Üzerinde Tefekkür ve Yaşamak
Veysi ERKEN Dr.
Allah, insanı sorumlu tutar. Zira kendisine irade verilmiş ve tercih hakkı tanımıştır.
“Ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi? Ve ona iki yolu göstermedik mi? Beled, 8-10” ayetlerinde belirtildiği gibi hem duyu organları verilmiş, hem de kendisine iki yol gösterilmiş ve tercih iradesi verilmiştir.
Bunun için insanın yaratılan her şey ve Kur’an-ı Kerim üzerinde tefekkür, tedebbür etmesi ve ona göre hayatını idame ettirmesi istenmiştir.
“Hem semayı/göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Artık, ateşten dolayı vay hâline o küfre düşenlerin! Yoksa îmân edip sâlih ameller işleyenleri, yeryüzünde o fesad çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yoksa takvâ sâhiblerini (yoldan çıkan) o günahkârlar gibi mi kılacağız? Bu Kur’an feyiz ve bereket yüklü öyle şerefli bir kitaptır ki, onu sana, insanlar âyetleri üzerinde derin ve etraflıca düşünsünler ve temiz akıl sahipleri ondan gereken ders ve öğüdü alsınlar diye indirdik. Sâd, 27-29” ayetleri insana yol, yordam göstermiş ve Salih amel işleyenler ile kâfir, müfsid olanların bir olmayacağına vurgu yapılmıştır.
Tefekkür ve tedebbür yenilenmeyi, gelişmeyi sağlar.
Kur’an üzerinde tefekkür ve tedebbürde bulunmayan fert ve toplumlar hak ve hakikatten kopar, gücünü kaybeder ve eğitimi çöker.
Merhum Mehmet Akif:
“Medresen var mı senin?
Bence o çoktan yürüdü.
Hadi göster bakayım şimdi de İbnü'r-Rüşd'ü?
İbn-i Sînâ niye yok?
Nerde Gazâlî görelim?
Hani Seyyid gibi, Râzî gibi üç beş âlim?
En büyük fâzılınız: Bunların âsârından,Belki on şerhe bakıp, bir kuru ma’nâ çıkaran,
Yedi yüz yıllık eserlerle bu dînin hâlâ, İhtiyâcâtını kâbil mi telâfı?
Aslâ.
Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı, Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm'ı.
Kuru da’vâ ile olmaz bu, fakat ilm ister;
Ben o kudrette adam görmüyorum, sen göster?
Koca ilmiyyeyi aktar da, bul üç tâne fakîh: Zevk-ı fıkhîsi bütün, fıkri açık rûhu nezîh?
Sayısız hâdise var ortada tatbîk edecek; Hani bir tane “usûl” âlimi, yâhu, bir tek?” derken tefekkür ve tedebbürümüzün zail oluşunu dile getiriyordu.
Hâsılı kelam.
“Bu Kur’an feyiz ve bereket yüklü öyle şerefli bir kitaptır ki, onu sana, insanlar âyetleri üzerinde derin ve etraflıca düşünsünler ve temiz akıl sahipleri ondan gereken ders ve öğüdü alsınlar diye indirdik” ayetinde belirtildiği gibi kurtuluş reçetesi bellidir.
O da Kur’an-ı Kerim üzerinde tefekkür, tedebbürde bulunmak ve ahkâmını bütünüyle yaşamaktır.
Selam ve Sabırla… 05.09.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?