1 Ocak 2010 Cuma

Biraz daha sorumluluk, biraz daha ciddiyet

Biraz daha sorumluluk, biraz daha ciddiyet

Veysi ERKEN

Değerli dostlar çetelerin hakimiyetlerini, despotluklarını ve ceberutluklarını sürdürmek için kurmadıkları komplonun, yapmadıkları kafeslerin ve düşünmedikleri kaosların olmadığı günler olmasına rağmen, bu ülkeyi ve ülkenin insanlarını çok sevdiklerini söyleyenlerin partilerinde birbirlerine tahammül edememelerini anlamakta ve yorumlamakta zorlanıyorum.

Bilirsiniz ki, büyük düşünenler kişilerle uğraşmazlar, fikirlere odaklanırlar. Alame nizamat ancak büyük fikirler ve sorumlu kadrolarla verilir. Bu bağlamda secde-i rahmanda birleşenleri bir dostumun yazısıyla sorumluluğa ve ciddiyete davet ediyorum.

“Siyasal birliktelikler, dikkat edilmeyen ve önemsenmeyen bir takım ayrıntılar nedeniyle zaafîyet geçirebilir. Zamanında bunun telafisi için gereken tedbir almayan liderler, pek çok etmenlerin de katkısıyla, bedelini çok ağır öderler”.

Bizde öteden beri yanlış algılanıp, yanlış ifade edilen, psikolojik bir rahatsızlık mevcuttur. Özellikle siyasette bu, kendisini totaliter bir biçimde tezahür ettiriyor. Ne kadar yanlış, ne kadar anlamsız, ne kadar ilkel bir değerlendirme biçimi!.. Niçin insanlar kendi beyinlerini başkalarına kiralasınlar?.. Niçin bağımsız ve özgürce düşünüp, kendi sorumluluklarını taşıma kaydıyla, özgürce davranışlarda bulunmasınlar?... Davranış modelleri, niçin lider olarak seçtikleri, ama insan olarak, hele zamanımızın özellikleri itibariyle pek çok kusurları taşıyan kişiler olsun?.. Onlardan bağımsız bir biçimde yeteneklerini geliştirme ve siyasal sorumluluklarını taşıyarak, ülke yönetiminde daha güzel, daha ileri ve daha özgün fikirler üretip, sevgiyle ve edeple, projeler halinde, ortak sorumluluklarını taşıdığı yönetim kurullarına (örneğimizde Bakanlar Kumluna) iletemez mi?.. Böyle yaptı diye, neden dışlanır ortak sorumluluk taşıyanlar!.. Tek seçici, tek yönetici, tek söz sahibi, tek bilen ve tek model çizen bir lider, acaba ne kadar demokratik olur?.. Hele bu lider, sözüm ona ne anlama geliyorsa bu "referansımız İslam'dır" diyorsa...

Lütfen inançlarımız kimsenin tekelinde değildir ve inançlı olduğunu söyleyen kimse de, neye inandığını, inancının kendisine ne gibi sorumluluklar yüklediğini bilerek, referanstan ona göre bahsetmelidir. Eğer "Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz" sözü doğru ise, o zaman beyin sahipleri, ağızlarından çıkan sözlerle, hayatlarının tüm evrelerinde yaptıkları tüm eylemleri ve işlemleri, önce kendi zihinlerinde mukayese etmeleri, sonra da içinde bulundukları toplumu aptal yerine koymamaları gerekir. Hele bunlar, referanslı (!) liderler olurlarsa!... Tarih, hep içinde yaşadıkları toplumun iktidarına ulaşmak için,ulu orta, sorumsuzca sözler söyleyip de, dediklerini yapmayan liderlerin, beklenmedik akıbetleriyle karşılaşılan mezarlarıyla dopdoludur.Ve üstelik, referansın içeriğinde olması gereken "Niçin söz veriyorsunuz da, söylediklerinizi yapmıyorsunuz?.. sorgularıyla; Yaratanı tarafından ciddi bir imtihana ' çekilip cezası verildikten sonra!..'

Çeşitli siyasal kanaatleri taşıyan; insanlar, belli değer ölçüleriyle bir araya gelip bir proje halinde halka sundukları siyasal programlarını halk tercihle sahiplenerek, onları iktidara taşırlarsa, iktidar görevi alan bu siyasal birlikler, en tepedeki liderinden en alttaki yetkilisine kadar, sorumluluklarını taşımak zorundalar. Halkı temsil eden bireylerin o örgüt içinde, en yetkin, en huzurlu ve en rahat bir biçimde,kendini ifade edebilmesi,eğer saygı üslubu ilerisinde ifade ediyorlarsa, liderleri tarafından susturulmadan, sonuna kadar dinlenilmesi, hem liderliğin; şanındandır, hem iç problemlerin katlanarak ciddi kaoslara dönüşmesinin önlenmesi için bir gerektir ve hem de iktidarın başarılı olmasının bir şartıdır. Halkın; problemlerini, serzenişlerini üst yönetime ulaştıramayan bir hareket, kendimizi aldatmayalım, uzun süreli olamaz. Mahkeme kadıya hiçbir zaman mülk olmamıştır. Pek çok imtihanlar için bir vesile olan bir takım makamlar, sahiplerini yer ile yeksan etmişlerdir.

Siyasal birliktelikler, dikkat edilmeyen ve önemsenmeyen bir takım ayrıntılar nedeniyle zaafîyet geçirebilir.Zamanında bunun telafisi için gereken tedbîr almayan liderler, pek çok etmenlerin de katkısıyla bedelini çok ağır öderler. Hele, meclisteki oy sayısı üstünlüğü rehavetine kapılıp ta, geride kalanlarla yetinme gibi yanlış
bir anlayışa sahip olurlarsa... Hiç beklenmedik denklemlerle, hiç beklenmedik akıbetlere duçar olunabilir.

İnsanımızın kıymetini iyi bilelim. Bir nebze dahi iyi niyetle oluşturulan birliktelikler, bizim için kıymet ifade eder. Hele, yepyeni bir hareketin teveccühle iktidar olmuş yönetimi bahse konu olursa... Birlikte pek çok başarılı çalışmalara imza atılan, siyasetin taşlı dikenli yollarında birlikte ayakkabı eskitilen, üstelik, iradi yapısı ve karizması itibariyle, pek çok kendini beğenmişin ortalıktan kaybolup, kenarlara sindiği ortamlarda, cesurca ortaya koyduğu haklı ve demokratik değerlendirmelerle sadra su serpen gözünü budaktan kaçırmadığı herkesçe müsellem olan bir değerin kaybedilmemesi için, elden gelen tüm gayret sarf edilmelidir. Her türlü fedakarlığa rağmen bu akıbet vaki olacaksa, "referanslı" insanların dikkat edecekleri en önemli prensip, referansta da belirtildiği gibi ahde vefadır ve arada geçen faziletli gün ve davranışların unutulmamasıdır. Diyelim ki, her türlü fedakarlığa rağmen (!) bu sonuç doğdu ve yollar ayrıldı.. "Bu kendi kararıdır, bizi enterese etmez vs." beyanı yerine, "birlikte oluşturduğumuz siyasal kararlarla, birlikte çok güzel günlerimiz geçti.Yine birlikte pek çok başarılı kanun ve kararların altına imza attık. Ama kendi kararı saygı duyarız. Bundan sonraki yaşamında başarılar dileriz, vs." diyebilmeliydik!... Dünya'nın odağında olmanın gerektirdiği pek çok hassasiyetlerin, çevresel pek çok düşmanlıkların bulunduğu bir coğrafyada bulunan liderlerin, bu şeytan üçgeninde, çok deneyimli, öngörülü ve tecrübeli olmaları bir zorunluluk olup,iktidarın başından, idamın gömleğinin giyilebileceği günleri (istenmese bile) görebilmek ciddi, sorumlu ve karizmatik bir liderin önemli özellikleri arasında olmalıdır.Herkesin kıymeti kendine göredir.

Değerleri, geleceği de dikkate alarak, yıpratmadan ve ilerde kullanılabilirliğini hiç hatırdan çıkarmadan, gereği gibi muhafaza etmek liderin asli görevidir.

Daha yazılabilecek pek çok nedenlerle, liderlere sorumlulukla teklif ediyorum ki: Lütfen (MUTLAKA) BİRAZ DAHASORUMLULUK. BİRAZ DAHA CİDDİYETİ.. YOKSA MUKADDERAKİBETL. Mehmet Yaman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?