6 Eylül 2016 Salı

Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakana Açık Çağrımdır



Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakana Açık Çağrımdır

Veysi ERKEN

            Siyonist haçlı zihniyetinin Türkiye’yi kuşatma ve imha etme emelinin yeni olmadığını herkes biliyor.
            Özellikle bu teşhisi yüksek sesle dillendiren “one minute” ve “dünya beşten büyüktür” çıkışı ile dünyaya ilan eden Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Siyonist haçlı zihniyetinin kudurmasına ve bütün hempalarını ülkemizin üstüne salınmasını hızlandırmıştır.
            Evet, bugün açıklığa kavuşmuştur. Türkiye’ye saldıran, milletin üstüne bomba yağdıran, kurşun sıkan, hendek kazan, tuzak kuran bütün yapılanmalar ve örgütler kuduran Siyonist haçlı zihniyetinin piyonlarıdır. Siyonist haçlı zihniyeti artık hempaları ve piyonları ile olan bağlantıları gizleyememekte veya gizleme ihtiyacını hissetmemektedir.
            Kısaca küresel haydutluk bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmış vaziyettedir.
            Dolayısıyla bu gerçeklerden hareketle mücadele ona göre yapılmalıdır diye düşünüyorum.
            Bu bağlamda birkaç teklifim olacaktır.
            Ülkemizin selameti ve liderliği için gerekli olduğunu düşünüyorum.
           
1-    İhanet şebekeleri ile mücadele bir bütün olmalıdır.

Herkesin dillendirdiği gibi bütün ihanet şebekeleri efendilerinin emriyle hareket halindedir.  Dolayısıyla mücadele hepsine karşı olmalıdır. Hiç olmazsa 28 Şubat başlangıç ittihaz edilmelidir. Böyle bir başlangıç mücadelenin muzafferiyetini arttıracaktır.
Bilindiği üzere 28 Şubat ve akabinde “gezi kalkışması” aynı merkezin emriyle gerçekleştirilmiştir. FETÖ örgütü hem 28 Şubatçılarla hem de gezicilerle iç içedir. Şayet 28 Şubat ve gezi kalkışmalarında görev alan, destek veren, finanse edenler göz ardı edilirse sonuç alınamaz.
Bilinmelidir ki, FETÖ bunların hepsidir. Gezide sedye hazırlatan, yemek taşıyan, onların lehine yazı yazan herkes FETÖ denilen örgütün parçasıdır.
Bu konu ile ilgili adil, ahlaklı ve hukuka uygun çalışmalar yapılmalı, bugün villalarında, köşklerinde, holdinglerinde, üniversitelerde kıs kıs gülerek keyif süren hempalardan da hesap sorulmalıdır.
Konuyu fazla uzatmak istemiyorum.
Mücadele doğru zeminde yapılmaz ise yeni mağduriyetlere yol açılabileceği gerçeği unutulmamalıdır.

2-    Odalar, Borsalar, Meslek Birlikleri Yeniden Düzenlenmelidir.

Yetkililer ve ilgililerden bir diğer talebimiz Oda, Barolar, Borsa ve Birliklerle ilgili düzenlemelerin KHK’lerle kısa sürede yapılmasıdır.
Bilindiği üzere Tabipler Birliği, Odalar ve Borsalar Birliği, Barolar Birliği, Mühendis ve Mimar Odaları ve Esnaf Birlikleri gibi birlikler kanunla kurulmuş meslek birlikleri hüviyetindedir. Bu kuruluşlar sivil toplum kuruluşu niteliğinde değildir.
İlgililer bunlara üye olmadan mesleklerini icra edemiyorlar.
Bu gerçek Cumhurbaşkanından Başbakanına, Milletvekillerinden vatandaşa kadar herkes tarafından bilinmektedir.
Evet, bu yapılar sivil olmadıkları gibi ekseriyeti “ideolojik” ve “üyelerini mağdur etme” niteliklere sahip kuruluşlara dönüşmüşlerdir. Bu kuruluşların durumunu anlamak için yöneticilerinin faaliyetlerini ve demeçlerini incelemek yeterlidir.
İlave olarak bu kuruluşlara mensup olan herhangi bir kişiyle konuşulduğunda bu mağduriyet anlaşılacaktır.
Bu kuruluşların ekseriyeti üyelerini aidat, proje onayı, reçete onayı adı altında soymaktan başka iş yapmamakta ve ideolojik faaliyette bulunmaktadırlar.
Bu kuruluşların mesleki yeterlikleri, yetenekleri ve kabiliyetleri yok denecek durumdadır.
Millet artık bu yapıların yeniden düzenlenmesini ve üyelerini temsil eden kuruluşlar haline dönüştürülmesini beklemektedir. Umarım ki, KHK ile kısa sürede düzenleme yapılır ve Türkiye rahatlar.

3-    Üst Kurullar Ya Kaldırılmalı veya Islah Edilmelidir

Türkiye’yi sıkıntıya sokan mekanizmalardan biri de “üst kurullar”dır. YÖK, BDDK, TMSF, Enerji Piyasası vs.
Bu kurulların ekseriyeti vazifelerini yapmamaktadır. Mesela meclis kart aidatı ve diğer kesenekler için düzenleme yaptığı halde BDDK bunu takip edip bankalara uygulatmıyor.
Bankalar vatandaşın keseneklerini ve aidatlarını ödemekte ısrar etmekte ve bu duruma BDDK seyirci kalmaktadır.
Bununla ilgili yüzlerce misal sıralanabilir.
Kısaca üst kurullar KHK ile ya kapatılmalı veya görevlerini yapar hale getirilmelidir.

4-    İsraf vasıtası olan lojman, sosyal tesis, makam aracı gibi unsurlara son verilmelidir

Türkiye’nin kanayan yaralardan biri de lojman, sosyal tesis ve makam aracı saltanatıdır. Bunlardan KHK ile vazgeçilmelidir.
2002 seçimlerinden sonra meclis lojmanları ile başlanmış olduğu halde devamı getirilememiş ve saltanat arttırılarak sürdürülmüştür.

5-    Maaş dengesizliği giderilmelidir.

            Özellikle kamuda maaş dengesizliği had safhadadır. Özellikle ücret dengesizliği çekilmez orandadır. Aynı kurumda çalışanlar arasındaki dengesizlik adeta “biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar” noktasındadır.
            Dengesizlik unvanlar ve dersler babında da caridir. Yüzlerce misal verilebilir.

            Bu ve benzer konuları tek tek irdelemek ve çözüm yollarını göstermek mümkündür. Arzu edildiği takdirde bu konuda bilgi verebilirim. Gayemiz cenabı Allah’ın rızasını kazanmak, halkımızın mutluluğuna yol göstermek ve ülkemizin dünyada lider konumuna ulaşmasına katkı sağlamaktır.
            Siyonist haçlı zihniyetinin uzantıları olan FETÖ ve benzer örgütlenmelerle mücadele ancak bu yollarla olur.
            Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?