28 Eylül 2021 Salı

Ulema ve Ümera

 Ulema ve Ümera

Veysi Erken

 Not: Ulema ve ümera başlıklı yazımda verilen iki misal de şükür eksiği ve fazlasıyla çözüme kavuşturuldu. Ama ulema ve ümera hala sessiz.

Şu anda Türkiye’nin muhalifleri başka konuları istismar ediyorlar. Büyük harflerle yazıyorum.

YURT, PCR testi, aşı, Diyanet ve İmam hatip ile İlahiyat konusu.

Yurt konusunda 2015 ve daha öncesinde teklifte bulunmuştum. Tekrar ediyorum. Bir ayda prefabrik yapılarla bu sorun bir ayda çözülür. İlave olarak bütün kamu kuruluşlarının misafirhaneleri hemen devreye sokulmalıdır. Gerekirse kışa dayanıklı çadır kentler kurulmalı istismarın önüne geçilmelidir..

Zaten sıkıntı belli başlı şehirlerdedir. Arazi çok. Prefabrik imalat her yerde var. Maalesef ümera ve ulema sessiz ve muhalefetin kışkırtmalarına cevap vermiyor.

İkincisi inşaatı bitme noktasında olan yurtların hemen bitirilmesi. Benim bildiğim yerler var. Mesela Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Külliyesindeki yurt binaları.

Bir diğer konu cehaletiyle ünlü bir ademin ve gayrı Müslim köşebent olmuş taife İlahiyat ve İmam Hatip konusundaki açıklamaları ile Hayrettin Karaman üzerinden iktidara saldırmalar ve dini tahribata vesile olan müptezeller. Bu konuda da ulema ve ümeradan ses seda yok.

PCR testi ve aşı yüzünden oluşturulan yasaklamalar bir ifade ile giderilebilir. İsteyen aşı ve test olsun, istemeyen olmasın bu kadar basit.

Bari bu konularda sesinizi yükseltin ümera ve ulema denilenler.

Aksi takdirde sadece cühela ve ükela diye nitelendireceğim sizleri.

Sessizliğinizle ilgili daha önce ümera ve ulema başlıklı yazdığım yazı.

“Yazıya başlamadan önce yaptığım ilk iş “euzu besmele” okumak ve “hamdu sena” ile dua etmektir.

Sonra iki merhum şahsiyetin sözlerini unutmadan yazıya başlarım.

Merhum Galip Erdem bir yerde yazmaya başladığında giriş cümlesi "belki inandıklarımın hepsini yazmam ama inanmadıklarımı asla yazmam" diye şerh düşerdi.

Merhum S.Ahmet Arvasi ise " başkasının gündemiyle yazmayacağım" diyordu.

Bu iki ifadeyi düstur edinmeye çalışıyorum.

Gayret bizden Tevfik Allah'tan inancıyla yazmaya çalışıyorum.

Cenabı Allah bizleri sıratı müstakim üzere hidayetini nasip etsin.

Böyle bir girizgâhı günümüzün Ümera ve ulema zannedilen kesimin olay ve olgular karşısında takındığı tutum yüzünden yaptım.

Maalesef ulema ve ümera dediklerimizin ekseriyeti uyurgezer durumdadır.

Herhangi bir olay veya olguya zamanında ve zemininde görüş beyan etmiyorlar.

Olay veya olgu gerçekleştikten ve olumsuz etkileri görüldükten sonra klavye kahramanlığı yapıyorlar.

İki misal vereyim.

Birincisi malum 6251 ve 6284 sayılı kanunlar. Bilinen adlarıyla İstanbul sözleşmesi ve kadına yönelik şiddetle mücadele.

Her iki kanun, kanunlaşma sürecinde maalesef ulema ve ümeradan ses çıkmadı.

Biz yazarken niye yazıyorsun diyen günümüzün klavye kahramanlığı yapan dostlar (!) vardı.

İkinci misali günümüzle ilgili olsun.

Malum ister laboratuar ortamında, ister tabii yolla çoğalmış olsun.

 Fark etmez.

Bir virüs hayatımızı alt üst etti.

Teferruatına ve tafsilatına girecek değilim.

Bu durum bilhassa maarif camiasının maneviyatını tahrip etmiştir.

Zira eğitim camiası da hazırlıksız yakalandı.

Özellikle üniversite öğrencileri tamamen hazırlıksız yakalandı.

Ders alet ve edevatını almadan şehirleri ve yurtları terk etti.

Uzatmaya gerek yok.

Mevcut durum belirsizliği beraberinde getirdi.

Belirsizlik tükenmişlik sendromu oluşturdu.

Bu duruma da geçmişte olduğu gibi ulema ve ümera sessiz.

Üç maymunu oynama hikâyesinden ilham alınmış bir sessizlik.

Cumhurbaşkanı gayret ediyor.

Ama ulema ve ümera sessiz.

Bu konuda tefekkür edenlere de yahu niye görüş belirtiyorsunuz mealinde akıl vermeye çalışıyorlar.

 Bu milletin bir sevdalısı olarak milletimiz bunalıma girmesin. Bu afeti mümkün olduğu kadar az hasarla anlatalım diye çaba harcıyoruz.

Geliniz çözüm için çaba harcayın.

Ulema denilen bireylere diyorum ki, benim çözüm teklifim açık.

Belirsizlik ve tükenmişlik duygusunu ortadan kaldırmak için son sınıf öğrencileri mezun ara sınıf öğrencileri bir üst sınıfa geçmiş kabul edilsin.

Çünkü bilgi ve beceri eksikliği giderilir. Duygusal çöküntünün tamiratı zor.

Sizin bir teklifiniz ve çözümünüz varsa sessiz kalmayın.

İş işten geçtikten sonra klavye kahramanlığı yapmayın lütfen.

Önemli olan bayrağı zamanında ve yerinde dikmektir.

Özellikle maarif ve sağlık ulema ve ümerasından ses bekliyoruz.

Huuuuuu.,.... (D)uyuyormusunuz?

Selam ve sabırla... Nisan 2020”

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?