13 Nisan 2022 Çarşamba

Muhacir Mülteci düşmanı Moiz’in torunları

 Muhacir Mülteci düşmanı Moiz’in torunları

Veysi ERKEN

İçimize tefrika ve bölücülüğü arttırmak için Siyonist haçlı zihniyetinin sahaya sürmediği bir şey kalmadı denilebilir.  Bugünlerde bilhassa Moiz Cohen’in Türkçüleri(!) piyasaya sürülmüş vaziyette. Suriyeliler, Afganlılar veya başka yerlerden ülkemize iltica etmiş veya göç etmek mecburiyetinde kalmış olanlar bahane edilerek “tefrika/bölücülük” tahkim edilmeye çalışılmaktadır.  Merhum Abdurrahim Karakoç ağabeyimizin ifadesiyle

“İlim adamıyım der, araştır mason çıkar
Dört makale yazmışsa dördü de fason çıkar
Hele bir araştır bak aslını-astarını
Büyük dedesi Yorgi, babası Mişon çıkar.”
Yorgilerin, moizlerin, mişonların torunlarıdır bu tipler.

Geçenlerde Moiz Cohenin Türkçülüğü ve Türkçülerini yazmıştım. İsteyenler o yazıyı okuyabilir veya internet ortamında Moiz’i araştırabilir. http://veysierken.blogspot.com/2022/03/moiz-cohenin-turkculugu-ve-turkculeri.html

Bu kişi “Türkü’ün yeni amentüsü"  https://www.bkmkitap.com/turkun-yeni-amentusu diye bir de kitap yazmıştır.

Evet dostlar. Bugün muhacir mülteci düşmanlığı yapanların ekseriyetinin dedesi, babası ya agop, ya kirkor veya moiz’dir. Bunlar muhtelif ad ve kılıklarla partilerde, yönetimlerde, derneklerde, vakıflarda, sosyal medyada, basın yayında, kısaca hayatımızın her alanında mebzul miktarda yer alır.

Siz isimlerine, sıfatlarına ve konumlarına bakmayın ekseriyeti İslam ve Müslüman düşmanıdır ve bunlar Müslüman ve Türk kimliği ile kusmuklarını bulaştırırlar.

Bunların şerrinden emin olmak için merhum Abdurrahim Karakoç ağabeyinin vasiyetine sahip çıkmak gerekir düşünüyorum. İşte o vasiyet:

“İmansız askerin, korkak paşanın
Bir boyuna bir de enine tükür.
Kaçarken vurulup yere düşenin
Bir leşine bir de kanına tükür.

Ölürsen de hak yedirme, hak yeme;
Aka kara, karaya da ak deme.
Adaletten ayrılırsa mahkeme,
Bir hâkime bir de kanuna tükür.

İlaç olsa içme düşman tasından
Sakın taş attırma dost arkasından
Kim ikiyüzlüyse tut yakasından
Bir yüzüne bir de canına tükür.

Millet parasından verdirme parsa;
Edirne'den Van'a, Muğla'dan Kars'a
Nerede sahte bir kahraman varsa
Bir resmine bir de şanına tükür.

Kesmekle kısalmaz cömerdin eli
Yiğidin adına eklerler deli.
Baban olsa bile Allahsız ölü
Bir ruhuna bir de sinine tükür.

Bırak hesabını ölüm kalımın
İnanmışa zulmü ne ki zalimin
Manayı reddeden sözde âlimin
Bir ilmine bir de fenine tükür.”

Vasiyeti yerine getirenler içimizdeki agopları, mişonları, moizleri anlar ve tahribatlarını anlar. 2019 yılında “Suriyeliler, Türkistanlılar, Kafkaslılar, Balkanlılar vs. Meselesi” diye bu konuyu yazmıştım. Umarım ki,  yazı okunur ve içimizdeki moiz’in torunları anlaşılır.

Suriyeliler

Cümlesine Suriyeliler diye başlayanların ekseriyetinin zihni işgal altındadır.

Bunların pek çoğunun cümlelerine neden böyle başladığından haberleri yok diye düşünüyorum.

Bir kısmının ise art niyetli olduğundan hiç şüphem yok.

Evet, ülkemize iltica etmek mecburiyetinde kalan milyonlarca insan var. Ekseriyeti Suriyelidir.

Bu da doğrudur.

Ben ülkemize sığınmış herkesin kardeşimiz olduğuna inanıyorum. Çünkü bizler “din kardeşi”yiz.

Çünkü bizler Müslüman’ız.

Bizler Müslüman isek aşımızı ve işimizi bize sığınanlarla paylaşmakla mükellefiz.

Tıpkı muhacirlere ensar olanlar gibi.

Hadiseye bu şekilde bakıyorum.

Unutulmamalıdır ki, Türkiye İslam ve mazlum coğrafyaların “kalbi” ve “beyni” durumundadır. Bu açıdan sorumluluklarımız ve yükümlülüklerimiz çoktur.

Ülkesinden hicret etmek mecburiyetinde kalanların iltica etmek istedikleri ilk yer ülkemizdir, Türkiye’dir.

Yakın tarihte 1991’de Irak’tan, 1989’da Bulgaristan’dan gelenlere kapımızı açtık. Tıpkı bin sekizlerde Balkanlardan, Kafkaslardan gelenlere açtığımız gibi.

Dolayısıyla tarihi süreç göçün ve ilticanın hep kalbe ve beyne doğru olduğunu göstermiştir.

Hepimizin gelenlere Çorumlular gibi ensar olmamız gerekir.( Bakınız http://veysierken.blogspot.com/2019/07/corumlunun-yaptgn-kimse-yapamaz.html )

Bu bizim hem İslami hem de insani vazifemizdir.

Gelelim işin diğer tarafına.

Benim gönlüm ülkemize ilticaen gelenlerin terk ettikleri topraklarına ve yurtlarına tekrar dönmesinden yanadır. Hiçbir toprak parçası veya zerresi Siyonist haçlı zihniyetine terk edilemez. Dönüş arzusu aşk halinde olmalıdır. Bu ister Suriyeli, Arakanlı, ister Türkistanlı, Balkanlı, Kafkaslı veya Afrikalı olsun fark etmez.

Bu cenabı Allah’ın emridir. “Onları (size karşı savaşanları) yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Bakara 191” diye bizlere emrediyor.

Bir başka ayette “Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. Mümtehine 9” diye emretmektedir.

Bu emirler ortada iken topraklarını ve yurtlarını terk etmek mecburiyetinde kalanların yurtlarına ve topraklarına tekrar dönmeleri için çabalamaları gerekmektedir. Mümin ve muvahhid olan herkes buna inanır ve kabul eder.

Bizim için bağlayıcı olan budur.

Böyle bir politika güdülürse Siyonist haçlı zihniyetinin oyunu bozulur. Bilindiği üzere Siyonist haçlı zihniyetinin felsefesi “topraksız insan, insansız toprak” anlayışına dayanmaktadır. Bu anlayış bütün coğrafyalar için geçerlidir. Amerika’daki Kızılderili (onların tabiridir) katliamı ve Afrika’dan koparılıp Amerika’da köleleştirilen insanlar (onların ifadesi zenci) hep bu sapık anlayışın tezahürüdür.

Dün sapık zihniyet ne ise bugün de aynıdır. Değişen bir şey yok.

Önemli olan bizlerin bu tuzağa düşmememizdir.

Kötü niyetli olanları, haşhaşi anlayışı benimsemiş sapıkları hiç kale almıyorum. Onlar zaten sapıktırlar. Siyonist haçlı zihniyetinin taşeronu ve uşağıdırlar.

Önemli olan ümmetin ve bu milletin sevdalısı olanların uyanıklığıdır. Bizler uyanık olursak içimize sokulmak istenen fitneyi boşa çıkarır ve böylelikle dünyanın neresinden olursa olsun bize iltica olanı kardeş bilir ve onlara ensar oluruz.

Selam ve Sabırla…27.07.2019

           NOT: Türkiye acil olarak AB ile imzaladığı geri kabul anlaşmasını feshetmeli ve ülkemize sığınmış olanları AB ülkelerine salmalıdır. Belki bu zalimlerin huzurunu kaçırır ve Suriye meselesine kısa sürede çözüm olur.

           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?