28 Haziran 2021 Pazartesi

Çağrı: “İslâm” Âleme inmiştir. Bütün âlemin nizamdır.

  Çağrı: “İslâm” Âleme inmiştir. Bütün âlemin nizamdır.

 Veysi ERKEN

Her Müslüman gücü, kudreti, bilgisi ve konuma nispetinde İslam’ı yaşama ve tebliğle görevlidir. “Emr-i bilmaruf ve nehyi anil-Munker” ayetini ilke edinen herkes için “tebliğ” gereklidir. Geçmişten günümüze kadar ve beşeriyet devam ettiği müddetçe Nizam-ı âlemden bahseden ve kendini bu inancın mensubu olarak görenlerin değişmez vazifesidir.

1979 yılında kendini bu anlayışın mensubu olarak göre “ülkücüler” şu çağrıyı yapmışlardır ve yapmaya devam ediyorlar. Bundan sonra da dünyanın her yerinde yapacaklar olacaktır.

Çağrı 

 “İslâm” Âleme inmiştir. Bütün âlemin nizamdır.

Beşeri hayat biçimlerinin yetmezliği, zulmü altında kıvranan insanoğlunun Hakkı bilmesi için vahiyle gönderilmiştir.

"Nizâm-ı Âlem" davasının bayrağını ilk açan, Hz. Peygamberimiz efendimizdir.

Açılan bayrağın altına,  zalime ve küfre başkaldıran bütün insanlar akın akın bölük bölük toplanıp İslâm medeniyetini kurmuş, insanlık tarikinin altın sayfalarını vücuda getirmiştir.

Ve Nizâm-ı Âlem, asırlardan beri bütün Müslümanların, bütün iman edenlerin ortak ülküsü olmuştur.|

Bundan sonrada, kıyamete kadar Nizam âleme şamil oluncaya kadar da ülkü yüreklerde yaşayacaktır. Çünkü "Cahiliye devri" bitmemiştir. İnsanlar hâlâ küfre itaate zorlanmakta, zulüm görmektedir. İnsanlar tek sahip Allah’a değil, kullara kölelik ettirilmektedir. Para, rütbe, mal gibi çağın firavunları karşısında secde etmesi, tapınması istenmektedir. Allah'ın en kutsal mahlûku insan, şerefini, insanlık kıymetini, değerlerini ayaklar altına almaya zorlanmaktadır.

Küfrün zulmüne. İslâm adına, hakikat adına karşı çıkıyor ve küfre karşı açılmış mücadele bayrağını yükseltmek için saflardaki yerimizi alıyoruz. 

Küfrün azgınlaştığı bir devirdeyiz.

Müslümanların parça bölük oluşu onlara güç kazandırmakta, meydanlarda rahatça at oynatmalarına sebep olmaktadır. Karşılarında sadece canıyla, kanıyla şanlı bir direniş veren Müslüman Türk Gençliği vardır.

Maalesef Müslüman kardeşlerimizin bir kısmı küfürle İslâm'ın bu kavgasına seyirci olmuştur. Gün geçmekle, kavga şiddetlenmektedir.

Geçen her an, atılacak her adım bu kavganın neticesini belirleyecek bir nitelik kazanmıştır. Artık hiçbir Müslüman bu mücadelenin seyircisi olmamalıdır. Çünkü küfür güçlerinin kazandığı her cephe, bütün Müslümanların omuzlarına, hesabı verilmesi korkunç bir vebal yüklemektedir.

Müslümanlar, parti, grup, dernek taassubunu yıkarak, küfre karşı güç birliğini mutlaka sağlamalıdırlar. Ancak o zaman küfrün oyunları bozulup, helak olacak ve inşallah İslâm, payidar olacaktır.

Müslümanların sadece mücadele sahasında bile, el ele, gönül gönüle yapacakları bir güç birliği, küfür güçlerinin en büyük korkusudur. Küfür bu korkuyu tadmalıdır.

İman edenlerin ittihadına engel olmak için demagoji yapanlar, küfrün ekmeğine yağ süren bu davranışlarından dolayı, en iyimser düşünceyle ya gaflet, ya da ihanet içindedirler.

Müslümanlar,

Şanlı Peygamber'imizin (SAV) ümmetine tevdi ettiği davaya. Nizam-t Âlem davasına sahip çıkmalı Kâfirlerin yüzüne, kavga meydanlarında "İslâm'ı '' haykıralım.

 Kahrolsun küfür, kahrolsun küfrün uşakları!

Yaşasın Müslümanların İTTİHADI.“    4 Ekim 1979 Nizam-ı Âlem Gazetesi

Her Müslüman gücü nispetinde bu davete icabet etmelidir.

Selam ve Sabırla…

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?