6 Aralık 2020 Pazar

Bedel Ödemek

 

                                                      Bedel Ödemek

              Veysi ERKEN

 “Hayat risklidir. Sevgi risklidir. Başarı risklidir. Riskten uzak durmak yaşamdan uzak durmaktır. ... Karşıdan karşıya geçmek risklidir. Uçmak da. Birine ya da bir şeye inanmak da risklidir.” Pat Mesiti

 

            Halkın gündemini  sıkça değiştirmek isteyenlerin müracaat ettikleri usullerden birisi zihinleri bulandırmaktır. Zihinler muhtelif şekil ve vasıtalarla bulandırılabilir.  Bu vasıtalardan birisi ortamı kavramlarla bulandırmak, sisli ve puslu bir hava meydana getirmektir. Ne de olsa “kurt sisli havayı sever”.

            Kendisini eski kurt sanan bir patron, baron ve sömürücü sever bulanık ortamda altmış iki isimli balığı yakalamak için ha bire bedel ödemek gerekirse bedel ödeyeceğim, bedel ödemeye başkaları da katılsın, bütün müttefiklerimiz oltalarını halkın bağrına isabet ettirmeliler ki, patronların,  baronların ve dahi sömürücülerin bizden istediği bedeli halka ödetelim. Bedeli patron sever ve onu sevenler ödemiş olsaydı haydi hayırlısı denilirdi. Heyhat bedeli kendileri değil halk ödemekte.

            Şifa(!) niyetiyle halka yutturulmaya çalışılan   altmış iki namlı  balık bir hülya, bir rüyadır patronlar ve kartelciler için. Bu balık zor bulunur bir balık. Zira sömürücülerin servetlerine servet katacak, akvaryumdaki yüzde doksanlık alanlarını yüzde doksan sekize yükseltecek bir nimet. Buna dört elle, hatta daha fazla ödünç ellerle bile sarılmak ve kaçırmamak lazım. Altmış beş milyon kişiye akvaryumun yüzde ikilik bölümü yetmez mi? Elbette yeter, böyle buyurdu baronlar ve hempaları netekim.

            Milyonların feryadını duymayan, bu konuda kulaklarına pamuk tıkayanlar hemen bir kalemde kartelcilere “hayat öpücüğü” veriveriyorlar. Kartelciler istedi,onlar verdi. Bedel ödedi erkeğimsi olanlarla beraber bizim salon solcularımız.

            Bedel ödemenin bin bir çeşidi vardır. Bunu baron sever ve hempaları bilir. Bilmeyenler bu hengameye yeni katılanlardır. Saflıklarından ve bedel ödemenin şekillerinden bihaber olduklarından olsa gerek, yeniler korkusuyla öpülerek bedel ödemeye katkı sağlıyorlar. Bilinen bir husustur ki, bazıları öpülerek bedel öderler. En çok öpülenler “riskten uzak” duranlardır. Bizim mahallede namus “bir öpücükle elden gider” derler. İnsan bir kere öpüldü mü gerisi geliverir. Alimallah.

            Yeniler, ah yeniler yenilecek lokma konumundaki yeniler. Lokma ne de olsa sevinç günleri için ikram edilir. Ve sevilenler bolca öpülür. Tıpkı yenilerin bolca öpüldüğü gibi. Öpülme o dereceye vardırılır ki,öpülmenin yeri ve zamanı zıvanadan çıkar. Ne de olsa “alışmış kudurmuştan beterdir” demiş atalarımız. Yeniler tıpkı eskiler gibi öpülmeye alıştırılmıştır kudurmuşlarca netekim.

            Patron, baron ve sömürücü severin bedel ödemesi önemli olmamakla birlikte, eski dostların, bir başka ifadeyle yenilerin öpülerek bedel ödemesi bizi kahrediyor.

            Kahrımızın sebebi yenilerin ödedikleri bedel ile her şeyi, her ilkeyi ve herkesi feda etmeleri.

Herkes  ve her şey....

            Bedel olarak ödenen umutlar,sevgiler ve ülküler.

Bedel olarak feda edilen halk.

            Yeter ki, baronlar, patronlar ve sömürücüler semirsin ve “altta kalanın canı çıksın” ilkesi gerçekleşsin.

            Vesselam. 01.02.2000

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?