31 Aralık 2020 Perşembe

Misyoner İlahiyatçılar*

 

Misyoner İlahiyatçılar*

 Veysi ERKEN

       Tarih boyunca İslami hayatı bozmak, Müslümanları Allah’ın vahyinden ve onun uygulamaları olan Hz. Peygamber Muhammed Mustafa’nın s.a.v. sünnetinden, onun yolunu takip etmeye çalışanlarda uzaklaştırmak için çabalar gösterilmiş, paralar aktarılmış, dailer ve propagandistler çalıştırılmış ve kan akıtılmıştır.

            Bu Siyonist haçlı zihniyetinin vazgeçilmezidir.

            Özellikle İslam kılıklı piyon ve uşaklarla yol almaya çalıştıklarını aklı başında olan her Müslüman mümin bunun idrakindedir.

            Topal Molla, Kesnizaniler, Tarihte Haşhaşiler, günümüzde Fetö ve İngiliziyun, Hindiyun tarikatlarının müntesipleri bunun misalleridir.

            Bunlar masonik yapılanmaların içindedir.

            Tipik misali 28 Şubat dönemidir.

            28 Şubat döneminde fetöcülerin yolu genişletilirken ingiliziyun hindiyun ekolüne müftilik yaptırılmıştır.

            Hatta bu müftilerden bazıları deist olduğunu ilan ederek ölmüşlerdir.

            Bu tiplerin genel özellikleri İslam’a ait bütün değerleri tartışmaya açmak, tahfif etmek ve bu şekilde İslami hayatı ortadan kaldırmaktır.

            Tabii ki, Müslüman görünümlü olarak faaliyetlerini sürdürmektedirler.

            Kimisi nisa taifesi ile televizyonlarda arz-ı endam eder, kimisi her gün sünnet ve geçmişe saldırır.

            Ahlaksızca “Kur’an Bize Yeter” demekten de çekinmezler.

            Tabii ki, bu ahlaksızlar Kur’an-ı Kerimi bilmedikleri meydandadır.

            Hatta Kur’an kelimesinin ne anlama geldiğini de bilmezler.

            Bu tiplerle konuştuğumuzda metni okumayı bile bilmediklerini söylemek mecburiyetinde kalıyorlar.

            Buna rağmen saldırmaktan da geri durmuyorlar.

            Tabii ki, görevleri icabı bunu yapıyorlar.

            Misyoner oldukları için.

            Gerçekten de terimleşmiş ifadesiyle “misyoner”dirler.

            İslam’ı, İslam ile ilgili eserleri ve İslam’ın anlaşılması için çaba harcamış âlimleri tahkir ve tezyif için görevlendirilmiş “misyonerler”

            Benim bildiklerim var. Bir oryantalistin ifadesiyle “Serahsi”ye küstah diyen bir âdeme, bak unvanın kalabalık, Serahsi’nin hangi eserini okudun da küstah ifadesini kullanıyorsun dediğimde apışıp kalmıştı.

            Misalleri çoğaltmak mümkündür.

            Bir köşe yazısına sığamayacak kadar, hatta ciltlerle kitap yazma konusu olabilecek küstah “misyoner” vardır.

            İşte bunları anlatan bir kitap.

            Yeni çıktı.

            “Misyoner İlahiyatçılar”

            Ebubekir Sofuoğlu tarafından kaleme alınmış.

            Gerçekten bu misyonerleri tanımak isteyenlere tavsiye ediyorum.

            Echel ve okuma özürlü olan ingiliziyun hindiyunlara tavsiye etmiyorum. Çünkü onlar ancak mooncu olanlardan nakiller yaparlar.

            Ebubekir Sofuoğlu İslam’a zarar veren diğer bütün unsurlardan daha tehlikeli ve zararlı olarak tavsif ettiği bu “misyoner ilahiyatçılar”ı şu şekilde anlatır.

            “Bu tür ilahiyatçılar aynı zamanda son derece de korkaktırlar fakat bir Müslüman gördüklerinde korkaklıkları hemen gidiverir. Müslüman karşısında kaplana dönüşür. Onun şahsını, konu ettiği, bahsini yaptığı hadisleri, sünnetleri, müstehapları, evliyaullahı küstahça aşağılar. Bu misyonerlerin, Müslüman görünce, seküler- batıcı kesim karşısındaki korkak hallerinden eser kalmaz. Sizi aşağılayan bir misyoner ilahiyatçı gördüğünüzde, onu, sosyete, yabancı dil bilen ukala, din düşmanı ateist olduğunuz konusunda ikna edin. Bundan son derece memnun olup hemen size övgüler dizecektir. Ama dikkat edin bunlardan biri olmadığınızı yani düzgün bir Müslüman olduğunuzu anlarsa anında geri döner, daha ağır bir şekilde hakarete devam eder.

            Bu tür ilahiyatçıların gelmek istediği nokta ruhsuz, kutsalsız bir İslam’dır. Protestan, hatta bir adım ötesi pozitivist- materyalist bir İslam'dır. ‘Melek bizim bildiğimiz şekilde değilmiş, melek aslında yokmuş. Cin aslında yabancı manasındaymış öyle bir mahlûkat yokmuş. Taş atan ebabil kuşları yokmuş, onlar çiçek hastalığıymış, ayetle sabit bir gerçek olan İsa aleyhisselamın beşikte iken konuşmasını, Hz. İsa beşikte iken konuşmamış, o ifade dünkü çocuk, ağzı süt kokuyor manalarına geliyormuş’ gibi akla-hayale gelmeyen, açık kelime manalarıyla hiç alakası olmayan, zorlama yorumlarla ortaya konulan ifadeler ve daha fazlası, bu tür ilahiyatçıların yaygın kullandığı söylemlerdir.

            Bu ilahiyatçılar, birkaç zayıf hadisten yola çıkarak başta Buharî, Müslim olmak üzere tüm hadis külliyatını itibarsızlaştılar, şüpheli hale getirdiler. İnanın “ bir hadis’e göre” demekten korkar hale geldik. Biri “Allah geleceği bilmez”, diğeri “Hz. Âdem aleyhisselamında babası var” der. Kur’an bize yeter deyip bin dört yüz yıllık tüm geleneği tartışmaya açanlar “birçok kitap yazmakla, fiilen Kur’an Bize Yeter dememiş olurlar” ancak bu noktada kendileri bile kendilerini tutarsız olup olmama hususunda sorgulamamış olurlar.

            Aslında bu durumda Kur’an Bize Yeter diyenler, eğer dürüst iseler asla bir satır bile kitap yazmamalı, bir dakika bile sohbet etmemelidirler. Çünkü Kur’an Bize Yeter, açar, okur, anlarız. Sünnet’e, evliyaullaha gerek yoksa ve tutarlı olmak önemliyse, o halde size de gerek yoktur. s.16-17”   

Kanaatime göre günümüzün İngiliziyun, hindiyun ve her türlü gizli yapıların piyonu olan ilahiyatçı müsvettelerini anlama babında bu tür kitapları okumak gerek.

Zira bu tipler baltanın sapı mesabesindedirler.

İlahiyat veya İmam-Hatip mezunu oldukları veya öyle tanıtıldıkları için İslam’a daha çok zarar vermektedirler.

Şerlerinden emin olmak için okumak gerek.

İyi okumalar.

Selam ve Sabırla…

 

*Misyoner İlahiyatçılar, Ebubekir Sofuoğlu, Ktb Yayınları, Kasım 2020, İstanbul.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?