10 Kasım 2023 Cuma

Bir Nesli Nasıl Mahvettiler

  Bir Nesli Nasıl Mahvettiler

 Bu dünyadan Bir Osman Yüksel “Serdengeçti”

Veysi ERKEN Dr.

“Bir Nesli Nası mahvettiler” ve “Mabetsiz Şehir” diye haykırdı. Şehirlerimizin mabetsizleştirilmemesi ve nesillerimizin mahvedilmemesi için mücadele etti ve ahrete irtihal etti. 10 Kasım 1983.

O hayatı “iman ve cihad’tan ibarettir” ve “iman varsa imkan da vardır” diyen seciyelilerdendi.

Evet.

Hayat “iman ve cihad”tan ibarettir diyenler için bir üsve/örnek şahsiyet gösterin denildiğinde ilk sıralarda yer alacakların başında merhum Osman Zeki Yüksel gelir. Tabii ki “Serdengeçti” denilmezse kimse bilmez Osman Zeki Yüksel’i. 10 Kasım 1983 günü dar-ı bekaya irtihal etti.

10 Kasım bir veda günü değil, yeni bir hayatın başlangıcıdır merhum Osman Yüksel için.

Mekânı Firdevs cennetidir inşallah.

Osman Yüksel gerçekten Serden geçen bir örnek şahsiyettir. “İman varsa imkân da vardır” diyenlerdendi.

Bilhassa gençler hayatını, mücadelesini ve eserlerini okumalılar, ibret almalılar.

Cemal Kurnaz Bey onu “Deli Rüzgâr” olarak nitelendirir kendisiyle ilgili hazırladığı kitapta.

Her kitabının okunması gerekir. Mabedsiz Şehir, Bu Millet Neden Ağlar?, Bir Nesli Nasıl Mahvettiler?, Ayasofya Davası, Mevlana ve Mehmet Akif, Türklüğün Perişan Hali, Gülünç Hakikatlar, Kara Kitap, Müslüman Çocuğunun Şiir Kitabı, Radyo Konuşmaları, Akdeniz Hilalindir ve SERDENGEÇTİ dergisinin bütün sayıları.

Serden geçti. Bir nesli nasıl mahvettiler diyor. Esasında bir nesli mahvederek ondan sonra gelen nesilleri de mahvettiler. 

Yaşayış tarzlarını katlettiler, soykırım uyguladılar.

Nesillere atalarını, dinlerini ve dillerini unuturdular.

Bir nesli nasıl mahvettiler isimli kitabından sadece kısa bir kesit bile soykırımı anlatmaya ve izah etmeye yeter.

“O günlerde kasabada Kur’an-ı Kerim’i yere atmışlar, yırtmışlar gibi dedikodular alıp yürüyordu. İhtiyarlar “Allah'ım ne günlere kaldık!. diyorlar, gizli, hararetli hara­retli konuşuyorlardı.

Büyüklere göre Deccal ya çıkmış ya çıkacaktı. Olup bi­tenler hayra yorulacak şeyler değildi. Her gün Muhiddini Arabî gibi İslâm büyüklerinin kitabı açılır, “elif,” “lâm,” “mim” gibi rumuzlardan istihraçlar yoluyla neticelere va­rılır, günün hâdiseleri bu zaviyeden mütalâa olunurdu.

Ak sakallı bir ihtiyar, hem ağlıyor, hem söylüyordu. Ben. diyordu, “Üç oğlumu bunun için mi şehit verdim?

Şehit evlâtlarının çocuklarının gözleri önünde, babalarının uğrunda can verdiği, son nefesinde elinden, dilinden düşürmediği. Kur’an-ı Kerim’i yerlere, ayaklar altı­na atsınlar ha!… Kendileri neye inanırlarsa inansınlar, nasıl yaşarlarsa yaşasınlar, fakat bizim dinimize, kitabımıza, işimize karışmasınlar” diye sızlanıyor, bir taraftan da torunlarına “Dışarı bakın oğul kimse olmasın… Son…” diyordu. “Sonra” nın sonu gelmiyor, onun yerine gözlerinden yaşlar geliyordu..”

Evet.

Merhum Osman Yüksel’in dar-ı bekaya irtihalinin üzerinden tam kırk yıl geçti.

Buna rağmen eserleriyle, mücadelesiyle ve örnek şahsiyetiyle “İZ” bırakmaya devam ediyor, firavunlara, nemrutlara rağmen.

Bilinen bir gerçektir insanlar ya rahmetle veya lanetle hatırlanırlar.

Merhum Osman Yüksel rahmetle yâd edilenlerin başında yer alır.

Allah’ın rızasını kazanma davası olanlar merhum Osman Yüksel gibi hayatı mücadele ve mucahade ile geçenleri tanıyıp eserlerinden ve mücadele yöntemlerinden faydalanması elzemdir.

Kırk yıl sonra da yine rahmetle yâd ediyorum serden geçen “Osman Yüksel Serdengeçti”yi.

Selam ve Sabırla… 10.11.2023

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?