17 Kasım 2023 Cuma

İlim Tahsili ve Âlim Kimdir?

 İlim Tahsili ve Âlim Kimdir?

Veysi ERKEN Dr.

Geçmişi bilemem ama günümüzde herhangi bir konuda birkaç yazı okuyan “echel”ler kendini” âlim” görmeye başlar. Hatta büyüklerimiz şöyle benzetme yapıyordu. “Emsile”yi bitiren kendini Allah kadar bildiğini sanırmış (hâşâ). “Bina” ya geçince o kadar değil resul kadar bildiğini, “izzi”yi bitirince de hiç bir şey bilmediğini öğrenirmiş.

Günümüzü yansıtan benzetmedir. Birkaç yazı okuyan kendini sadece âlim” değil, “allame” zannediyor.

Hakikat böyle değildir. “âlim” olmak için pek çok hususun bir araya gelmesi gerekir. İmam Şafii bir hikmetli sözünde ilmin tahsil için altı niteliğin olması gerektiğini ifade eder. Bunları şöyle sıralar.

 “Zekâ,

Hırs,

İctihad/gayret/çaba,

Belagat,

Üstadın sohbeti, ders alma, tedrisat

 Uzun bir zaman”

Bu niteliklere sahip olmayanların “âlim” olmaları zordur.

Mümkün olduğu kadar kendini “âlim” zanneden “echel”lerden uzak durmakta fayda vardır.

Peki, âlim kimdir?

“ Âlim”.

Dertlere derman olması gereken kavramdır “âlim”.

Âlim Arapça “alime” fiilinden türeyen ism-i fail kalıbında olan bir kavramdır. Kalıbına uygun olarak anlamlandırılacak ve kullanılacak olursa, âlim, “bilgiyi üreten” anlamını taşıdığı görülür. Gerçek bu iken biz “malumat” sahibi olanı “âlim” zannetmekteyiz.

Hakikatte “malumat sahibi olmak” ile “âlim olmak” arsında büyük farklılıklar vardır.

Âlim, kitaba hâkim olandır. Kitabın “satır aralarını okumak” âlime has bir özelliktir. Âlim satır aralarını anlamlı hale getirir. Mukallit değildir. Kendine has görüşleri ve yorumları söz konusudur.

 Âlimin kitaba hâkim olma özelliğine sahip olamayanlar ise ancak kitaba mahkûm olur. Kitaba mahkûm olan ancak malumat, bir başka ifade ile bilgi sahibi olabilir.  Bizim temel hatalarımızdan birisi âlim ile malumat sahibi olanını karıştırmamızdır.

Âlim kendine ne kadar “özgün” ise, malumat sahibi o kadar “özgün”lükten uzaktır. Özgün olamayan malumat sahibi nakilden ve tekrardan kurtulmaz, kurtulamaz.

Âlim gerektiğinde eleştirir, kendini ifade eder. Bilgi sahibi( malumat sahibi) ise nakleder, aktarır. Âlim üretir. Malumat sahibi taşır.  Akıl ve nakil kavramları âlim ile bilgi sahibi arasındaki farkı yansıtır. Biri akleder, diğeri nakleder.

Medeniyetlerin gelişmesi peygamberlerin varisleri olan âlimlerin akılları ve eserleriyledir. İcat eden, farklılaştıran ve yol gösteren âlimlerdir. Bu fen bilimlerinde olduğu gibi sosyal alanlarda da karşımıza çıkar.

Değişmezler içinde değişimi gerçekleştirmek âlimlere münhasırdır. Gelişim ve dönüşümün oluşumunda âlimin etkisinin büyüklüğünü vurgulayan en güzel tespitlerin başında “âlimin ölümü âlemin ölümüdür” gelir.

Âlimlerin bu özelliklerine karşılık malumat sahiplerinin medeniyet ve kültürlerin devamlılığında etkileri söz konusudur. Âlimlerin geliştirdikleri ve dönüştürdükleri konuları gelecek nesillere intikalinde malumat sahibi olanların rolü küçümsenemez.

Geçmişten intikal eden bilgilerin yenileyicisi durumunda olan “âlimler”in azlığı söz konusu olursa medeniyetler ve yaşayış tarzları donuklaşır ve zamanla yok olur.

Bu bağlamda tefekkür ettiğimizde bizim medeniyetimizin ihyası için âlimlere ihtiyacımızın büyüklüğü küçümsenemez. Eleştirenin, kendini ifade edenin ve katkı sağlayanın, bir başka ifade ile âlimlerin önünü tıkayan bir mantık ve sistem medeniyetin çökmesine yol açar.

Bizim sıkıntılarımızdan birisi sistemi işletme bir başka ifadeyle yönetme gücünü elinde bulunduranların “âlim” yetiştirme ve yetişme zeminini ortadan kaldırmasıdır. Yönetme gücünü elinde bulunduranların yaptıkları iş kendilerinden veya öngördüklerinden nakiller yapanların güçlendirilmesi doğrultusundadır.

Genel olarak âlimlerin ortaya koyduğu gerçekler yönetme gücünü elinde bulunduranların uykularını kaçırır. Yeni düşünceler despotizmin sonunu hazırladığından demokratik olmayan yönetimlerde âlimlere değer verilmez.

Netice itibarıyla unutulmaması gereken husus ilim tahsili için fertlerde niteliklerin bulunması ve işlenmesi gerçeği ve bunlara dayalı olarak bilinen âlimlere sahip çıkılmasıdır.

Unutulmaması gereken âlimlerinin kıymetini bilmeyen toplumların gelişemeyeceği gerçeğidir.

Sadece taklit ve nakillerle toplumlar gelişseydi herhalde maymunlar topluluğunun medeniyeti en gelişmiş medeniyet olurdu.

Selam ve Sabırla… 17.11.2023.

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?