2 Kasım 2023 Perşembe

Yabancılaşma Yabancı Dilde Eğitimi İle Artar

 Yabancılaşma Yabancı Dilde Eğitimi İle Artar

Veysi ERKEN Dr.

Siyonist haçlı zihniyet sömürmeye ve yok etmeye dayalıdır.

Özellikle işgal ettikleri ülkelerin insanını tamamen yok edemiyorlarsa onları sömürebilmek ve kendilerine bağımlı hale getirmek için “lisan”larını tahrip etmeye ve kendi “dil”lerini ikame etmeye çalışırlar.

Asya’da Afrika’ya kadar işgal ettikleri yerleri incelediğimizde aynı manzara ile karşılaşırız.

Tabii ki, haçlı zihniyeti bununla yetinmez. Ülkelere yerleştirdikleri ve yönetici seçtirdikleri kişiler marifetiyle de sömürmelerini ve dillerini ikame etmeleri devam ettirilir.

Yıllar önce bu duruma dikkat çekmiştim.

Maalesef ülkemizde “yabancı dil”ler adeta kutsallaştırılmıştır. Yabancı dil öğretimi öğretimden çıkarılmış adeta yabancı dille eğitime dönüştürülmüştür. Anasınıfı dediğimiz seviyeden itibaren “ana dil”in unutturulması marifet haline getirilmektedir.

İşte yıllar önce yazdıklarım.

“Türkiye’de uygulanmakta olan eğitim sistemi hakkında kafa yoranların tamamının hem fikir oldukları husus sistemin iyi işlemediğidir. Sistem adeta “insan harcama makinesi” durumundadır.

Eğitim sürecinin işletilmesindeki sorunların en önemlileri yapı, program, personel ve felsefe olarak sıralanabilir. Benimsenen eğitim felsefesi doğrultusunda hazırlanan programlar amaca hizmet özelliği taşımamaktadır.

Yüz yıldan fazla bir zamandan beri eğitim felsefemizin ayrılmaz parçası haline gelmiş “yabancı dille eğitim” görüşü amaca uygun olmamanın bir göstergesidir. Dil bir iletişim vasıtası olup bireylerin ve toplumların birbirini kolayca anlamalarını ve anlaşmalarını sağlaması beklenir.

Türkiye’de ise yabancı dil bir iletişim vasıtası olmaktan çıkıp yaşayış/anlayış değişiminin aracı haline gelmiş bulunmaktadır. Türk anlayış ve yaşayışını ortadan kaldırmak isteyenlerin doğrudan başaramadıkları konuları dolaylı olarak başarma vasıtalarından biri “yabancı dille eğitim”dir.

Böyle bir eğitim dili politikası toplumun kendi benliğini ortadan kaldırır.

Ülkemizde yabancı dillerin “öğretim dili” olarak kullanılması, bir başka ifade ile yabancı dil ile eğitim yapan okullar Sinanoğlu’nun ifadesiyle “Türkiye’nin içine sistemli olarak yerleştirilen virüs paketleridir”

Bu virüs paketleri sadece eğitime alınan bireylerin beyinlerini zedelemekle sınırlı olmayıp toplumun her kesimine bulaşmaktadır. İletişim vasıtalarının adları, kullandıkları dil ve tabelalar bu virüslerin etkisini göstermeye, dolayısıyla bizi içten tahrip etmeye çalışanların niyetlerini ortaya koymaya yeterlidir.

Gerçekte bu duruma gelişimizin ana nedenlerinden birisi bizden olmayan aydınlarımızın ve eğitimcilerimizin yabancı dil konusundaki tutarsızlıklarıdır. Genel olarak aydınlarımız ve eğitimcilerimiz “yabancı dil öğretimi” ile ”yabancı dil ile eğitimi” birbirine karıştırmaktadır.

Bize göre bu karıştırma bilerek ve kasıtlı yapılmaktadır.

Dil konusunda karışıklıktan fayda umanların ilk söyledikleri şey “yabancı dil bilmenin ne zararı var? niye yabancı dile karşı çıkıyorsunuz?” biçimindeki sözler oluyor.

Evet.

Yabancı dil bilmenin zararı yok, tersine faydası da vardır. Ancak hiç bir millet fertlerinin tamamına yabancı bir dili öğretme durumunda değildir ve olamaz. Böyle bir yaklaşım yanlıştır. Hele hele “yabancı dili öğretim dili” haline getiremez. Böyle bir uygulama sömürge eğitimi mantığına dayanır.

Yakın geçmişi incelediğimizde İngilizlerin, Fransızların, Rusların ve diğer sömürgeci devletlerin işgal ettikleri ülkelerde gerçekleştirdikleri ilk faaliyetin kendi dilleri ile eğitim yapan okulların kurulmasıyla ilgili olduğu görülür.

Okullar bilhassa topluma yön verecek bireylerin yetiştirildiği, beyinlerinin iğfal edildiği ve kendi kültürlerinin(sömürgecilerin kültürleri) sadık bendeleri haline getirildiği mekânlardır.

Sömürgeciler kurdukları okulların eğitim dili vasıtasıyla kendi kültürlerini işgal ettikleri ülkelerde hâkim hale getirmişlerdir. Kendileri gibi düşünen ve yaşayan bireyler haline dönüşen insanların milliyetleri ve milli benlikleri ortadan kalkmıştır.

Yabancı dille eğitim anlayışı hür ve bağımsız olan hiç bir ülkede yoktur. Sinanoğlu bu konuda “Dünyanın hiç bir yerinde yabancı dilde eğitim yoktur. İki nedenle yoktur. Birincisi, böyle bir uygulama o milletin kendi kökünü kazıması, kendini tarihten silmesi demektir. İkincisi ise, bilim olarak da felsefe olarak da başka dilde verilen eğitimle aslında bir şey öğrenilemez. Sadece kalıplar ve kurallar yabancı dilde ezberlenmiş olur. Bu da, kendi milletine ve kültürüne yabancı, hatta düşman insanların yetişmesine neden olur” tespitinde bulunur.

   Bu tespit doğrudur. Geçmişten günümüze baktığımızda ülkemize zarar verenlerin büyük bir çoğunluğu başka devletlerin ülkemizde açtıkları okullarda yetişenlerdir. Osmanlı döneminde açılan ve birer misyoner okulundan başka bir şey olmayan okullarda yetişen gençlerimiz kendi kültürlerinden ve benliklerinden uzaklaşarak kişiliklerini kaybetmişler ve kendi kültürlerine düşman olmuşlardır.

Bugünün Türkiye’sinde de aynı durum söz konusudur. Hem de devlet eliyle ve milletin imkânları heba edilerek açılan okullarla gerçekleştirilmektedir bu oyun.

Bilhassa Anadolu, Fen ve özel öğretim kurumu olan liselerdeki öğretim dili sorunu insanımızın kendi kültürüne yabancılaşma aracı durumundadır. “üstün beyin”lileri seçerek kendi kültürlerine birer “yabancı” haline dönüştürülmektedir.

Bu uygulamanın başlatıldığı yıllardan günümüze kadar geçen dönemde işletilen eğitim sürecinde yetişenler üzerinde ciddi araştırmalar yapılacak olursa durumumuzun vahameti daha iyi anlaşılacaktır.

Bu uygulama devam ettirildiği takdirde bir kaç nesil sonra millet tamamen kendi dilini unutup Cezayirlilerin, Pakistanlıların, Hintlilerin düştüğü duruma düşmemiz kaçınılmaz görünmektedir.

 “Yabancı dil ile eğitim”in bir diğer vahim tarafı Türk toplulukları arasındaki bağı zayıflatmasıdır. Türkistan bölgesinde yaşayanların kendi dilleriyle anlaşamamaları ve iletişim dili olarak Rusçayı kullanma mecburiyetinde kalmaları hangi eğitim politikasının eseriyse, aramızdaki bağları zayıflatan politika da odur.

Okullarımızdaki “yabancı dil ile eğitim” politikası sürdürülecek olursa yakın bir gelecekte Türkçenin yerine yabancı bir dilin anlaşma dilimiz haline gelecektir.

Türkiye’nin kalkınmasına ve gelişmesine hiç bir katkısı olmadığı gibi, insanımızı kendi yaşayışına, ahlakına ve inancına yabancılaştıran ve onu çıkmaza sürükleyen “yabancı dil ile eğitim” uygulamasından derhal vazgeçilmesi gerekmektedir.

Selam ve Sabırla… 02.11.2023

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?