6 Şubat 2024 Salı

Adanmış Ömür Günlüğü*

 Adanmış Ömür Günlüğü*

Veysi ERKEN Dr.

“Adanmış Bir Ömür”

Kimler ömrünü adamış ve niçin adamış.

Davaları, ülküleri, gayeleri ve büyük hedefleri olanlar ömürlerini adarlar.

Davası olanlar ömrünü adar.

Davam Allah’ın rızasını kazanmaktır diyenler ömürlerini adamıştır.

“Çağrımız İslâm’da dirilişedir” diyenler ömürlerini adamıştır.

“Kanımız AKSA da zafer İslâm’ındır” diyenler ömürlerini adamıştır.

“Sizi Allah yoluna, hak ve hakikat yoluna çağırıyorum” diyenin sesine kulak verenler ömürlerini adamıştır.

Evet.

Hz. Muhammed Mustafa’nın sav yolunun yolcusu olanlar ömürlerini adamıştır.

Ta o dönemden beri davası “İ’lay-ı Kelimetullah olan binler, milyonlar, milyarlar ömürlerini adamıştır.

Ve ülkücüler ömürlerini adamıştır.

Ülkücüler ömürlerini işkencelere, mahpushanelere, eziyetlere, zindanlara, zalimlere, katillere rağmen adamıştır.

“Ülkümüz göklerde dalgalanan bir sancak

Allah’ın huzurunda eğiliriz biz ancak” diyerek ömürlerini adamışlardır.

Şiddete, işkenceye, mahpushaneye ve idama rağmen ömürlerini adamışlardır.

Ülküdaşım Kadir Mahir Damatlar’ın “Adanmış Ömür Günlüğü” isimli kitabını okurken seksen öncesi ve sonrası yaşananlar bir şerit gibi gözümün önünden geçti.

Ne çok çileler, işkenceler ve yokluklar yaşanmış.

Dev zannedilenlere rağmen ne kadar zaferler kazanılmış.

Evet.

Siyonist haçlı zihniyeti ülkemizin insanının zihinlerini bulandırmaya, kendilerine köle etmeye her zaman çalışmışlardır ve çalışmaya devam etmekteler.

İşte köle olmayacağız, Allah’ın adını ve vahyini şiar edinmeye devam edeceğiz diyen bir neslin yaşadıklarını, mahpushanedeki çilelerini ve direnişlerini anlatılır  “Adanmış Ömür Günlüğü”de.

70’li yıllarda başlatılan işgal ve yıkım faaliyetlerine karşı şanlı bir direnişin ve kurtuluş mücadelesi anlatılır “Adanmış Ömür Günlüğü”de.

Kitabın temel öznesi Kadir Mahir Damatlar.

Onun yaşamışlıkları anlatılır.

Bir örneklik karşımıza çıkar.

Ülkücülerin her yerde var olmaları, zulme ve haksızlıklara baş kaldırışları anlatılır kitapta.

Mahpushaneleri Medrese-i Yusufiyelere nasıl çevirdikleri, günler ve aylar süren işkence ve zulümlere nasıl direndikleri nesillere aktarılır kitapta.

Kavgalı oldukları kişilere bile nasıl sahip çıktıkları, onların yerine nasıl işkencelere katlandıkları, dramları anlatılır kitapta.

Bu kitaptan alınacak dersler, çocuklarımıza ve bizden sonraki nesillere aktarılacak çok şey vardır.

Rachel Corie’nin ifadesiyle “zulüm bizden ise ben bizden değilim” diyen ülkücülerin hikâyesidir “Adanmış Ömür günlüğü”.

Evet.

Mamak zindanının haki ve savcıların idamla yargıladıkları ülkücülerin karşısında ne kadar aciz oldukları, cüceleştiklerini anlatan bir sahneyle bitireyim. “Öyle bir eylem koymalıydılar ki bugün zincirleri kırdıkları, ihtilale isyan ettikleri gün olarak bilinmeli; “işte bu 19 Ağustos, o 19 Ağustos’la tarihleşti.” denilmeli, ülküsünü arayanlara karanlıkta yanan fener olmalıydı. Hepsi ülkü davasının diri canlarıydı. Günlerce işkence görmüş, aylarca eziyet çekmiş, ölüm tezgâhından çıkmışlardı.

Hayret!... Başbuğları gelmeden mahkeme heyeti ve savcılar kürsüdeki yerlerini alıyorlardı. Bu garip bir durumdu. Mahkeme heyetinin ve savcıların her şey hazır olduktan ve bütün sanıklar yerlerini aldıktan sonra duruşma salonuna girmeleri ve o anda herkesin ayağa kalkması gelenektendi, öyle bilinirdi.

Savcılara ve mahkeme heyetine; “Başbuğumuzun ve ülkücülerin başını isteyen alçaklar.” diye bakıyor, gözlerine sığan bütün kinlerini ok yapıp üzerlerine gönderiyorlardı.

Onları işkenceye aldıran, konuşturmak adına analarını, bacılarını sorguya çektiren, işkencelere bizzat nezaret eden, kendilerine “savcı” denilen insanlık dışı alçaklar karşılarındaydı. Onlara duydukları kin yüzlerinden okunuyordu.

Az sonra askerlerin arasında salonun geniş kapısı açıldı. Gözler döndü. Başbuğları göründü. Onu her gördüklerinde ayağa kalkmanın alışkanlığıyla hep birden ok gibi ayağa fırladılar ve haykırdılar.

“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak…”

Öyle bir söylüyorlardı ki o marş hiçbir zaman böyle dile gelmemiş, hiç kimse o marşı böyle dinlememişti. Mahkeme heyeti ve savcılar gökyüzünü patlatırcasına haykırılan İstiklal Marşı karşısında esrarlı bir komut almışçasına ayağa kalkıp Başbuğ’un ve ülkücülerin önünde hazır ola geçtiler, gücün ve dehanın egemenliğine boyun eğdiler. S. 239”

Evet.

Bütün zalimler ve işkenceciler İlayı Kelimetullah için nizamı âlem diyen ülkücülere boyun eğecek, onların karşısında ayağa kalkacak ve mahkeme-i kübrada hesap vereceklerdir.

Buna iman eğiyoruz.

Ve işkencenin, zulmün, vahşetin, şiddetin olmadığı bir toplum inşaına devam ettik, ediyoruz  ve edeceğiz inşallah.

Hâsılı kelam. ”Adanmış Ömür Günlüğü” kitabını ibretle okuyun ve milletin ibret almasına katkı sağlayın.

Selam ve Sabırla… 06.02.2024

*K. Mahir Damatlar, ADANMIŞ ÖMÜR GÜNLÜĞÜ, Panama Yayıncılık, Ankara, Eylül 2022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?