12 Şubat 2024 Pazartesi

GÜCÜMÜZÜ İSLAM'DAN ALIYORUZ*

 GÜCÜMÜZÜ İSLAM'DAN ALIYORUZ*

Veysi ERKEN Dr.

Evet.

Gücümüzü İslam’dan Alıyoruz. Ve İslamla İslamlaşarak, İslam’ı yaşamaya çalışıyoruz inşallah.

Bugün merhum  Muhsin Yazıcıoğlu bizim misafirimiz oluyor. Rahmetle anarak dünü ve bugünü izah eden yazısıyla dostları baş başa bırakmak istiyorum.,

“Şüphesiz Allah size emanetleri -devletleri görevlerini- ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hüküm vermenizi emreder. (Nisâ Suresi: Ayet: 58)

“Bütün övgüler Allah’ a mahsustur. Ona hamd eder, Ondan yardım dileriz.  Allah’ın hidayete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz. O’nun delalete götürdüğünü ise; hiç kimse hidayete erdiremez Nefislerimizin ve amellerimizin kötülüklerinden yalnız O’na sığınırız Ondan başka ilâh olmadığına, bir tek ve ortaksız olduğuna, Hz Muhammed (Sallâllahü aleyhi vesellem)in Onun kulu ve resulü olduğuna; şahadet ederiz Efendimiz Hz. Muhammed’e (Sallâllahü aleyhi vesellem)  Onun ehline ve ashabına Salât ve Selâm olsun...! Muhsin Yazıcıoğlu

 

“Bugünün insanlarını mümkün olsa da bir meydanda toplasak ve ”Asrımızın in­sanları mutlu mudur?" diye bir soru yöneltsek, eğer mutludur diyen bir kişi çıkarsa, o biliniz ki dünyanın en aptal, en cahil ve en serseri insanıdır.

Maddi ve iktisadi, siyasi, idari, içtimai ve ahlaki sahaların hangisi vardır ki, in­sanlığı memnun et­mektedir? Rahat ve huzurdan bahse­denlerin ve bunların dünya üzerinde mevcudiyetini iddia edenlerin yüzlerin­de utanmanın eseri kalmamıştır.

Topyekûn batı­nın madde ve maki­neye esir olmuş, ruh ve manasını kaybet­miş robot insan mı huzur içerisindedir? Doğunun, maddesi­ni de, manasını da, hürriyetini ve şahsi­yetini de yitirmiş köle insanları mı huzur içerisindedir­ler? Henüz kendi varlığını tesbit edip duyuramamış, mad­de ve manada sal­lantılar içerisinde yalpalayan, zelzele­ler ve yıkıntılar içe­risinde yol alacağını zanneden, Asya ve Afrika'nın milyonla­rı mı huzur içerisin­dedirler?

Demokrasi, sosyalizm, komünizm, liberalizm, faşizm, nasyonalizm, feodalizm... Nereden çıktı bunlar? İnsanlığın başına nereden bela oldular? Bunların hangisi in­sanlığı mutluluğa götürmüştür. Yıllardır medeniyetin timsali olarak tanınan batıyı hayranlıklar diyarı olarak göstermeye çalışan bu sistemler kendi toplumlarını mut­lu etmişler midir?

İnsanlığın yaradılışına ters olarak yürütülmek istenen faaliyetlerin sesiyle yuka­rıda bahsi geçen idare sistemleri doğmuştur. Ve bütün insanlığı uçuruma sürükle­miştir. İnsanların yaratılış gayesine ters düştüğü için de, yaşamanın sadece madde ihtiyacından doğduğu gibi bir saplantıya varılmış, böylece insanlık maddenin eseri yapılmıştı. Demokrasi uyutmasıyla İnsanlık bazı inançsız toplumların menfaati doğ­rultusunda istismar edilmiş ve insafsızca sömürülmüştür. Batının ruhsuz azınlığı, demokrasi uyutmasıyla kapitalist zihniyete insanlığı hizmet ettirirken, komünizme zemin hazırlamıştır.

Komünizm; İnsanlığın vücuda bağlı, maddeye mahkûm yönünü ele almıştır. "Sen çalışmana, kazanmana bak Ben senin nasıl yaşayacağını, nasıl hareket edeceğini söyleyeceğim. ALLAH diye, din diye, ruh diye bir şey yoktur. O seni soymak isteyen­lerin uydurmasıdır." diyerek hem dine karşı inançsızlığı yaymakta, hem de toplum­ları sömürmek için zemin hazırlamaktadır.

Kapitalist ve komünist ülkeler temelde aynı köke bağlı olarak insanlığın çökme­sini birlikte sağlamışlardır. Milletler arasına en büyük nifak tohumlarını beraberce saçmışlar ve kendi menfaatleri doğrultusunda ektiklerini biçmişlerdir. Bu huzur avcılarına daha fazla müsaade edildiği müddetçe dünyada barış ve sükûndan söz etmek mümkün değildir.

Dünyadaki dengeyi ancak kendi aralarında bir denge olarak gerçekleştirmeye çalışan kapitalist ve komünist ülkelerin icraatları gözler önündedir. Bugünkü dün­yamızda söz sahibi olan ABD, Rusya ve Çin gibi süper devletlerin, kendi teknolojile­rinin ve sanayilerinin durmaması için yeni pazarlar arama ve yeni satış sahaları bulmadan başka hiçbir icraatları yoktur. Her sükûnetin arkasından yeni bir savaş stadyumu inşa edip lüks ve konforlu tribünlerinden ağzı sulanmış çakal iştihası ile temaşa etmektedirler. Bunun için Birinci, İkinci Dünya ve Ortadoğu savaşları, Viet­nam, Lübnan... vs. gibi kardeş kavgalarını örnek verebiliriz. Bunların hangisi vardır ki süper devletlere zarar vermiştir? Perde önünde düşman, perde arkasında dost olan bu süper devletlere sadece fayda sağlamıştır. Çünkü bu savaşlarla açılan pa­zarlarda kendi sömürü düzenleri devam etmiştir.

Her türlü ihanetin arkasından bir de, Birleşmiş Milletler Evrensel beyannamele­ri tertiplenmiş, insanlığa huzur vaat edilmiş, barış orduları kurularak barış güvercin­leri uçurulmuştur. Bunların hepsi samimi veya değil, tesbit şudur; fezada yarış, teknikte süratli bir gelişme, çekişmeler, bunalımlar içerisinde kıvranan feza çağı­mız; mutsuzluk, umutsuzluklarla dolu, nereye gittiği belli olmayan insanların yaşa­dığı 20. asra ait bir dünyamız var.

Bir toplum gerçek huzuru ile bu huzuru temin edecek gerçek nizamı kaybeder­se; huzur diye huzursuzluğa. nizam diye nizamsızlığa mahkum olur. Bugün insan­lığımız bu huzuru ve nizamı yitirmiş ve perişandır. Mevcut sistemlerin hiçbiri insan­lığı kurtaramaz ve onu huzura erdiremez, erdirememiştir de. Ne hikmetli bir tecel­lidir ki, hakiki ve ilahi bir nizamın terk edilişi neticesinde, onun tam zıddı olan tehlikeli ve korkunç bir yol çıkıyor karşımıza.

Bu insanlık için bela olan tehlikeyle mücadele, gerçek huzuru arayan herkes için kaçınılmaz bir vazifedir. Kötülüğü gören herkes onu ortadan kaldırmak için uğraş­malıdır. Bunu zor kullanarak yapacaksa, zor kullanmalıdır. Eğer bu mümkün değil­se, açık açık karşısında olduğunu belirtmelidir.

Cihan şümul komünizme karşı, teşkilatlı ve düzenli bir hareket başlatılmıştır. Bir toplum düzeni olmadan otorite de olmaz, toplum düzeni ise otorite olmadan hiçbir şeye yaramaz; otoritenin de itaat olmadan hiçbir anlamı yoktur. Bu açıdan başlamış olan huzur ve nizam hareketine bütün huzur arayıcılarını davet ediyoruz. ……

İslam’ı hayat nizamı olarak kitlelerin ruhuna nakşeden Türk-İslam Devleti, Ni­zam-ı Âlem davası ile milletlere önder olacak ve dünyadaki barış ve huzurun temi­natı olacaktır. Çünkü "komşusu açken tok yatan bizden değildir" Hadis-i Şerif'ine sadakatle bağlı olacağından kendi insanının ötesinde komşularının da dertlerini kendi problemleri olarak ele alacaktır. Tarihte birçok kez aynı vazifeyi ifa için orta­ya çıkan büyük milletim bunu ispat etmiştir. Yine tarihi görevini yerine getireceğine inanıyoruz. Çünkü tarih tekerrür edecektir.

İnsanlığın huzuru ve milletler arası barış ve sükûnet, ancak Türk Milletinin güç­lenerek, İslam’ı hayat nizamı olarak cihana yaymasıyla mümkün olacaktır.

Ülkücü Gençlik olarak Nizam-ı Âlem inancı ile çalışıyoruz. Bu inançla dikenli yollarda çıplak ayaklarımıza aldırmadan yürüyecek ve her türlü engeli aşacağız. Sonuçta ölebiliriz belki, ama cihad ruhu bizi mutlak zafere götürecektir. Buna ina­nıyoruz, çünkü gücümüzü İslam'dan alıyoruz.”

Selam ve Sabırla…12.02.2024

* Muhsin Yazıcıoğlu, Büyük Türkiye’ye Hasret Dergisi, 1 Nisan I977, Sayı: 24

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?