19 Mart 2023 Pazar

Din’le Rekabet Edilemez Diyen 6284 Sayılı Kanun Kırmızıçizgi mi dediniz?

 

Din’le Rekabet Edilemez Diyen 6284 Sayılı Kanun Kırmızıçizgi mi dediniz? Sayfada Beyaz Yer Kalmadı       

Veysi ERKEN

Daha önce “Bir ülkeyi tahrip etmenin en kestirme yolu dilini tahrip etmekten geçer. Dilini kaybeden toplumlar kültürlerini, değerlerini, inançlarını kaybeder. Her şeylerini kaybederler” demiştim.

Belki yüzyılı aşkın veya daha fazla bir zamandır ülkemizde ve bütün İslam coğrafyasında oynanan oyunların başında gelir dil tahribatı. Tarihi biraz geriye götürecek olursak Türkistan coğrafyasında Çinlilerin ve Rusların oynadığı dil tahribatı oyununu orada da  görürüz. Türkistan coğrafyasındaki Türk toplulukları “dil”de tahribat oluşturularak ayrıştırılmış ve düşmanlaştırılmıştır. Tahribat “azar azar” gerçekleştirilmiştir.

Tahrip edilen dil ile inanç ve düşünce zemini kayar. İşte dilimize sokulan ve inanç ve tefekkür hayatımızı bozan kavramlardan biri de “kırmızıçizgi”dir.

Sahi kırmızı çizgi nedir, var mı? Müslüman’ın “kırmızıçizgisi” var mı?

Evet.

Uyduruk kavramlarla düşünecek olsak da kırmızı varsa  bizim “tek kırmızıçizgimiz” vardır. Kırmızıçizgimiz: “Allah`ın birliği ve yüce Peygamberimizin risaleti dışında hiçbir mutlak hakikat tanımıyoruz. Bütün samimiyetimizle bu doğruların yanında başka doğruların da yer alabileceğine, zamanın değişebileceğine ve tenkit edilebileceğine inanıyoruz”. http://veysierken.blogspot.com/2009/06/buyuk-birlik-cagrs_10.html biçiminde özetlenmiştir.

Evet, böyle inanıyoruz, düşünüyoruz, yaşamaya çalışıyoruz ve hiçbir beşeri kanunu mutlak ve değişmez kabul etmiyoruz. Bu bağlamda bütün beşeri “kırmızıçizgi”leri reddediyoruz.

Bilindiği üzere sosyal hayatımızı tahriple görevli batılılar/batıllar önce bir kavram uyduruyorlar sonra o kavramla düşünmemizi sağlayarak tefekkür zeminimizi ve içtimaî hayatımızı tahrip ettiler/ ediyorlar.

Kırmızıçizgi kavramı da böyle bir şeydir. Kırmızıçizgi kelimesi ile açık bir ifade ile üzerinde taviz verilmeyen, adeta mutlaklaştırılan, kesin doğru kabul edilen ve sıkı durulan tavır veya tutum olarak belirtilmekte ve beşeri olan –her neyse- bir nevi ilahlaştırılmaktadır.

Konuya bu bağlamda yaklaşıldığında yukarıda ifade ettiğimiz gibi beşeri olan mutlak doğrumuz yoktur ve her kanun değişebilir ve gerektiğinde acilen değişmelidir gerçeğine inanıyoruz.

Maalesef bu gerçeğin farkında olmayan veya bilerek bu gerçeği çarpıtanlar “beşeri kanun ve düzenlemeler” için “kırmızıçizgimiz” vazgeçilmezimiz, mutlak hakikatimiz diyebiliyorlar. Bu ifade esasında küfür ifadesidir.

Son günlerde Özlem Zengin ve Derya Yanık 6284 sayılı meşhur kanun ile ilgili konuşurlarken, kanun bizim “kırmızıçizgimizdir” diyorlar, mutlaklaştırıyorlar. Maalesef yanlış yoldalar.

Özlem Zengin daha önce “din ile rekabet”ten bahsederek yapmış  ve bununla ilgili   Zihin ve Zemin Bağlamında Bir Savrulma Misali: Özlem Zengin” başlıklı bir yazı yazmıştım.

Evet, Özlem zengin’in ifadesi şu idi. “Araya dinle ilgili bir referans girdiği zaman siz ne söylerseniz söyleyin onunla rekabet etme şansınız kalmıyor. Oysaki siz hukuken var olan bir gerçeklikten bahsediyorsunuz. Tezlerimizi savunurken; din ile dini yan yana koymalıyız, hukuk ile hukuku." http://veysierken.blogspot.com/2022/05/zihin-ve-zemin-baglamnda-bir-savrulma.html

Özlem zengin bu ifadesi ile İslam ve beşeri hukuku birbirine rakip olarak görüyor ve İslam’ı hayattan koparıyor. Bu ifadesiyle savrukluğunu ilan etmiş oluyordu.

Umarım ki, fahiş hataları için “tevbe ve istiğfar” ederler.

Esasında bizler tahribatın büyüklüğü sebebiyle tamiratın kolay olmadığını, zorlukların bizi beklediğini, zihinlerimizin işgal edilerek soykırıma uğratıldığını biliyoruz ve inanıyoruz.

Dolayısıyla zihni soykırıma uğramış insanımızın beyninden ve tefekkür zemininden pislikleri kaldırmak kolay değildir.  Yavaş yavaş olması gerektiğini ayetlerden de anlıyoruz. Tedriciliği öğrenmek isteyenler ayetlerin tefsirini okuyup üzerinde tefekkür edebilirler.

https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Bakara-suresi/226/219-ayet-tefsiri

Umarım ki, Derya Yanık ve Özlem zengin hatalarını ve günahlarını idrak ederek bundan vazgeçerler ve bizler tedrici bir şekilde kötülüğün kaldırılması için çalışıyoruz desinler.

İslamî anlamda kardeşlik hukuku gereği bunu ifade ediyorum ve uyarıyorum.

Yoksa yukarıda belirttiğim gibi bizim için vazgeçilmez bir tek ilke vardır. Bu ilkeyi de: “Allah`ın birliği ve yüce Peygamberimizin risaleti dışında hiçbir mutlak hakikat tanımıyoruz. Bütün samimiyetimizle bu doğruların yanında başka doğruların da yer alabileceğine, zamanın değişebileceğine ve tenkit edilebileceğine inanıyoruz” diye ifade ediyoruz.

Yanlışın ancak yavaş yavaş kaldırılabileceği gerçeğini Merhum Alpaslan Türkeş Gaziantep’te yıllar kendisine İslam ile ilgili sorulan bir soruya cevap vererek beyan etmişti.

Şöyle ki “Kongrede merhum Başbuğ İslam’dan çok bahsetti. O sırada salondakilerden biri söz alarak “Sayın Albayım (Albay rütbesiyle askeriyeden emekli olduğu için); İslam’dan o kadar bahsettiniz neden doğrudan doğruya İslam’ı savunmuyorsunuz” mealinde bir ifade kullandı.

Merhum Başbuğ bunun üzerine “cemiyetimiz bir bataklık, İslam beyaz bir örtü gibidir. Beyaz örtüyü bataklığın üstüne serersek örtüde izi oluşur, hedefimiz seksenli yıllardır”  mealinde bir cevap vererek gerçeği dinleyicilere izah etmişti.

Evet.

Bilenler bilir bizler hep  “çağrımız İslam’da dirilişedir” olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Dolayısıyla Kur’an ve Sünnet dışında Kırmızıçizgimiz yoktur. Beşeri olan her şey değişir. Yeri geldiğinde de değişmeli/değiştirilmelidir.

Evet.

Beyaz bir örtü durumunda olan “İslâmi hayat”, kanun, tüzük, yönetmeliklerle “bataklık” haline dönüştürülmüş “cemiyetimiz”in temiz bir yeri kalmamıştır. Çizgi atılacak yer kalmadı her tarafı kırmızı ile kirletilmiştir.

Şimdi beyaz örtüyü yavaş yavaş kırmızıçizgilerden temizleme vaktidir. Kırmızıçizgileri çoğaltma vakti değil, ortadan kaldırma vaktidir.

Selam ve Sabırla… 19.03.2023

Not: Bu konuda yüzlerce yazım vardır. Okumak isteyenler için bir kaçının linkini paylaşıyorum.           

http://veysierken.blogspot.com/2017/08/kavramlar-yoluyla-kulturel-soykrm.html

http://veysierken.blogspot.com/2019/12/hep-azar-azar-oldu.html

http://veysierken.blogspot.com/2019/12/gonlumuzu-ve-zihnimizi-islamdan.html

http://veysierken.blogspot.com/2019/11/kanunlarn-yok-ettigi-hayatlar-dagtlan.html

http://veysierken.blogspot.com/2019/10/zihin-baglamnda-zemin-kaymas-ve-sunnet.html

http://veysierken.blogspot.com/2019/04/bir-ulkunun-pesinde-48-yl-ve-merhum.html

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?